BEDEN EĞİTİMİ
  ÖĞRETME VE ÖĞRENMEDE DİKKAT
 

Yrd. Doç. Dr. Bülent ÖZTÜRK (*)
 
 

Bir eğitim sisteminin verimliliği öğrencide amaçlar yönünde meydana gelen değişiklikle belirlenir. Amaçlara ulaşma dereceleri öğrencilerin öğrenme düzeylerinin gelişmesi veya başka bir deyişle zihindeki şemaların(bilgi örüntüleri) artmasına yol açar ve bu da öğrenme-öğretme sürecinin etkili kılınmasıyla gerçekleşir Eğitim sisteminin en dinamik ve işlevsel ögesi olan öğrenme-öğretme süreci iki temel boyuttan oluşmaktadır. Bunlardan biri doğrudan sürecin içinde olan bireyleri ilgilendiren“öğrenme”, diğeri ise öğrenmenin oluşmasına dışsal destek sağlayan ve öğrenme ortamındaki uyarıcıların örgütlenmesini içeren“öğretme”dir.

Öğrenme-öğretme sürecinde bir etkililikten söz edildiği zaman, üzerinde durulan asıl nokta “öğrenme”dir. Yani, istenilen yöndeki öğrenmelerin gerçekleşmiş olmasıdır. “Öğretme”nin veya süreci yönlendiren“öğretmen”in etkililiğinden söz edildiği zaman, çoğunlukla bu kavram yanlış anlaşılmakta ve öğretmenin iyi sunu yaptığı, disiplini iyi sağladığı, görsel-işitsel istenilen şekilde gerçekleşmemişse, öğretmenin etkiliğinden söz etmek sadece kendimizi aldatmak olarak kabul edilebilir.

Öğrenme bir anda gerçekleşen bir olgu değildir, bir süreç içinde gerçekleşir. Öğrencinin uyarıcı durumuyla karşılaşması, onu farketmesi, alması, işlemesi ve depolaması bu sürecin temel ögelerini oluşturur. Günümüzde yaygın kabul gören tüm öğrenme modelleri öğrenmeyi başlatan mekanizma olarak dikkat kavramını kabul etmektedirler.

Davranışcılar, yapmış oldukları deneylerde deneği davranışa yöneltmek için öncelikle aç bırakma yoluyla genel uyarılmışlık hâli oluşturmakta ve daha sonra pekiştirme yoluyla benzer bir durumda hangi davranışın seçilmesi gerektiğine dikkat çekmektedirler. Skinner, bir davranış pekiştirildiğinde ortamda bulunan ve deneğin dikkat ettiği uyarıcıların davranışı kontrol ettiğini ve ancak aynı uyarıcı ortama sokulduğunda aynı davranışın meydana geldiğini belirterek(1) öğrenme durumundaki uyarıcı kontrolünün dikkat yoluyla meydana getirildiğini vurgulamaktadır.

Gözlem yoluyla öğrenmede ilk basamak dikkat etme sürecidir. Bu modele göre, dikkat sürecini yönlendirmede gözlemcinin duyu organlarının yeterliliği, etkinliklerin gözlemcinin amacına uygun olması ve geçmişte alınan pekiştireçler etkili olmaktadır(2).

Nörofizyolojik kuram dikkati, uyarıcı düzeyi ile bilişsel fonksiyon arasındaki ilişki olarak açıklamıştır. Bu kurama göre beynin“retiküler aktive edici sistemi” uyarılmada önemli bir fonksiyona sahiptir.Duyusal uyarıcılar tarafından uyarılan bu sistem, beyin kabuğunun uyarıcı ile ilgili parçasını uyararak zihnin bu uyarıcıya dikkat etmesini sağlar. Bu kurama göre retiküler aktive edici sistem ve beyin kabuğu tümüyle etkilenmez. Belli uyarıcılar sistemin belli parçalarını uyarır ve sistem de beyin kabuğunun belli parçalarını uyarır (3).

Geştalt kuramında dikkat, şekil-zemin ilişkisi yoluyla açıklanmaktadır(4). Buna göre şekil dikkatin üzerinde odaklaştığı, zemin ise dikkatin sınır alanında olan ancak dikkat edilmeyen şeydir. Bazen şekil ve zemin yer değiştirebilir. Öğretimi düzenlemede hangi özelliğe dikkat çekilmek isteniyorsa, o özellik şekil olarak vurgulanmalıdır. Bu vurgulamada renk, parlaklık, şiddet gibi çekici özellikler şekil üzerinde vurgulanır ve bireyin bu özellikler üzerinde yoğunlaşarak şekli algılaması sağlanabilir.

Bilgiyi işleme modeli dikkati, bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçişindeki en önemli kontrol süreci olarak görür. Modele göre dış dünyadan alınan bilgiler zihinsel işleme sisteminin ilk ögesi olan duyusal kayıt’a ulaşır (5). Duyusal kayıt, duyu organlarının ulaşabileceği sınırsız miktardaki bilgiyi alabilecek geniş bir kapasiteye sahiptir, ancak onları çok kısa bir süre için tutabilir(6). İşlenmesi ve daha uzun bir süre depolanması istenilen bilgiler kısa süreli belleğe aktarılır. Bu noktada meydana gelen dönüşüm seçici algı olarak adlandırılır. Sınırlı bir işleme kapasitesine sahip olan kısa süreli belleğe sınırsız kapasiteye sahip olan duyusal kayıttan hangi bilgilerin gönderileceğine karar veren mekanizma dikkattir. Dikkat yoluyla kısa süreli belleğe gönderilmeyen bilgiler duyusal kayıttan atılır ve her hangi bir işlemeye tabi tutulmadığından öğrenilmesi mümkün olmaz. Bir bilginin öğrenilebilmesi için mutlaka kısa süreli belleğe gönderilmesi ve orada işlenmesi gerekir.

Sistemdeki en aktif işlemenin oluştuğu öge kısa süreli bellektir. Kısa süreli bellek kapasitesi oldukça sınırlıdır. Miller(7), yaptığı çalışmada kapasite sınırlarını 7 ± 2 birim olarak ortaya koymuştur. Duyusal kayıttan bilginin dikkat yoluyla kısa süreli belleğe aktarılabilmesi için, kısa süreli belleğin daha önceki bilgileri işleyerek uzun süreli belleğe aktarmış ve yeni bilgileri işlemeye hazır olması (yani boş olması) gerekir. Aksi takdirde, gelen bilgiler dolu olan kısa süreli bellekten geri döner ve işlemeye alınmaz. İşlemeye alınmayan bilgiler duyusal kayıttan kaybolur.

Öğrenme modellerinin ortaya koydukları esaslar temel alınarak dikkat kavramının daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi etkililiği artırmak için oldukça önemlidir. Bu çalışma, dikkat kavramının yapısını, öğrenme-öğretme sürecinde dikkatin sağlanabilmesi için etkili olan faktörlerin neler olduğunu ve dikkatin nasıl sağlanabileceğini incelemeyi amaçlamaktadır. Dikkatin bir zihinsel süreç olduğu varsayımına dayanarak, Bilgiyi İşleme Modeli’nin ortaya koyduğu bulgular çalışmada temel esaslar olarak kabul edilmiş ve diğer modellerin bulgularından da faydalanılmıştır. Bu çalışma bulgularından öğretmenlerin, öğrenme-öğretme sürecini etkili kılmada faydalanabilecekleri umulmaktadır.

DİKKATİN YAPISI

Dikkat, en genel anlamıyla “zihinsel bir faaliyetin odaklaşmasıdır”.Dikkatin yapısında zihinsel bir uyarılmışlık hâli ve seçme işlemi vardır. Zihin dış dünyadan gelen uyarıcıları almaya hazır hâldedir, uyarıcıları fark eder ve karşı karşıya olduğu büyük miktardaki uyarıcılar arasından amacına uygun olanları seçer. Bu süreci yönlendiren unsur“DİKKAT” mekanizmasıdır.

Dikkatin yapısı üç temel çerçeve içerisinde incelenebilir(8).

Genel uyarılmışlık hâli:Çevreye genel bir duyarlılık ve farkındalılık düzeyi ve uyarıcıları almaya hazır olma.

Seçicilik:Önemli ve amaca uygun özellikleri araştırarak çevreyi tarama.

Yoğunlaşma: Dikkati bir noktada yoğunlaştırma ve dikkati sürdürme.

Bu üç temel nokta birbirini takip eden ögeler olarak görülebilir. Öğrenme-öğretme sürecinde ilk olarak öğreniciler üzerinde genel bir uyanıklık veya uyarılmışlık düzeyi oluşturulur, ikinci olarak öğrenicilerin dikkati öğretim görevi, materyali ve öğrenme yaşantılarının hedeflerle ilişkili özelliklerine ve ögelerine yöneltilir ve üçüncü olarak da istenilen öğrenme ürünlerinin kazanılabilmesi amacıyla öğrenicilerin zihinsel bir çaba içine girmelerine yardım ve teşvik edilir.

Dikkat sürecini oluşturan üç temel özelliğin öğrenme-öğretme sürecinde etkilendiği temel faktörler ve aralarındaki bağlantılar şekil 1’de gösterilmiştir.


Şekil 1: Öğrenme-Öğretmede Dikkat Süreci




Şekle göre, sınıf içerisinde bulunan öğrenciler ortamdaki uyarıcılar (sıranın üzerindeki veya tahtadaki yazılar, arkadaşlarının konuşmaları, arkadaşının elbisesi, pencerede görünen manzara vb.) ile ilgilenirler. Sınıfa öğretmenin girmesiyle birlikte öğrenciler yeni (ortamda bulunmayan) bir uyarıcıyla karşılaşırlar ve öğrencilerin dikkati bu yeni uyarıcı üzerinde odaklaşmaya başlar. Ancak bazı öğrencilerin dikkati hâlâ kendisine daha çekici veya yeni gelen ortamdaki çeldirici uyarıcılar üzerindedir. Öğretmen selâmlama, yeni bir durumdan bahsetme, tahtaya vurma, sessiz kalma vb. uyarıcılardan bazılarını kullanarak genel uyarılmışlık hâli oluşturmak yoluyla tüm öğrencilerin dikkatini kendi üzerinde toplamaya çalışır.

Dersin başında dikkati üzerinde toplayan öğretmen için ikinci önemli nokta, hedefleri kazandırmaya yönelik uyarıcıları ortama sokarak dikkatin bu uyarıcılar üzerinde toplanmak ve dikkatin uzun bir süre bu uyarıcılar üzerinde kalmasını sağlamaktır. Çünkü, ortamda bulunan çeldirici uyarıcılar bireylerin dikkatini her an kendi üzerine çekebilecek durumdadır. Dikkati sürdürebilmede önemli iki nokta; uyarıcı ile ilgili özellikler ve bireyle ilgili özelliklerdir. Öğretmen bu iki noktaya özen göstererek dikkatin sunulan uyarıcılar üzerinde devam ettirilmesine, önemli bilgilerin farkına varılmasına ve önemli bilgilerin birey tarafından seçilerek kazanılmasına çalışır.

Ancak, bazen dikkat sunulan uyarıcılarda ortamdaki çeldirici uyarıcılara kayar. Bu noktada yapılması gereken işlem, uyarıcı ile ilgili özellikler ve bireyle ilgili özellikleri dikkate alarak sunulan uyarıcılar veya uyarıcıları sunma biçimi üzerinde değişiklikler yapmak ve işlemi devam ettirmektir.

DUYUSAL UYUM VE DİKKAT KAYMASI

Dikkatin uzun bir süre seçicilik görevini yerine getirmesi ve istenilen uyarıcılar üzerinde yoğunlaşması sürekli uyarılmasına bağlıdır. Bu uyarılmaların özelliği ve şiddetinde bir değişiklik olması gerekir. Aksi takdirde alıcı organ gelen uyarıcıya alışır ve tepkide bulunmamaya başlar. Bir süre bakılan bir nesne veya duyulan bir seste değişiklik olmaması o uyarıcılara duyu organlarının alışmasına tepkide bulunmamasına ve duyusal eşikte bir yükselme olmasına yol açar. Duyu organlarının uyarıcılara alışması olayına duyusal uyum denir. Uyarıcılarda meydana gelen bir değişiklik yeniden dikkatin bu uyarıcılar üzerinde yoğunlaşmasına yol açar(9). Müzik dinleyerek ders çalışan bireylerin, müziğin rahatsızlık vermediğini söylemelerinin sebebi, duyu organlarının müziğe alışması ve duyusal uyumun meydana gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Duyu organları çevrede bir uyarıcı bombardımanı altındadırlar. Bu uyarıcıların büyük bir çoğunluğu bireyin amacına ulaşmasını sağlayan uyarıcılar değildir. Ders çalışan bir birey dışarıdan gelen gürültü, yanı sönen ışıklar, kaset çalardan gelen müzik sesi vb.nin etkisi altındadır. Bunlara çeldirici uyarıcılar denilebilir. Çeldirici uyarıcılarda meydana gelen değişiklikler dikkatin çalışma durumundan bu uyarıcılara kaymasına yol açar. Ders çalışırken dinlenen müzik çok fazla inişli çıkışlı olmayan dinlendirici bir müzik(klasik müzik) olduğundan bu müziğe duyusal uyum meydana gelir ve dikkat kaymasına sebep olmaz. Ancak müzikte meydana gelen değişiklikler dikkatin müzik üzerine kaymasına yol açar. Ders çalışma ortamında fazla değişken uyarıcıların bulunmaması dikkat kaymasını önlemek içindir. Çalışma ortamının ses vb. çeldirici özelliklerden arındırılmış olarak seçilmesi bireyin çalışma etkinliğini artırır. Okullar ve eğitimle ilgili kuruluşların çeldirici özelliklerin fazla bulunduğu ana caddelere ve eğlence merkezlerine yakın olmaması veya izolasyonun iyi yapılmış olması gerekir. Aksi takdirde çeldirici uyarıcılar daha baskın hâle gelir.

DİKKATİ ETKİLEYEN ÖZELLİKLER

Dikkati etkileyen özellikler iki ana grupta toplanabilir:1. Algılanan uyarıcı ile ilgili özellikler, 2.Algılanan birey ile ilgili özellikler.

Dikkati Yönlendiren Dışsal Uyarıcı İle İlgili Özellikler

Dış dünyadaki uyarıcılar belirli özelliklerine göre dikkat çeker ve algılanırlar. Dikkatin bir uyarıcı üzerinde yoğunlaşmasını ve seçilmesini etkileyen temel özellikler şunlardır:

• Büyüklük:Çevredeki benzer uyarıcılara göre daha büyük olanlar diğerlerine göre daha çok dikkat çekerler.

• Şiddet:Yoğunluğu yüksek olan uyarıcılar daha çabuk algılanırlar. Yüksek ses, kuvvetli koku vb. benzer uyarıcılara göre dikkati yönlendirmede daha etkili rol oynarlar.

• Renk:Renk dikkati çekmede önemli bir etkendir. Sadece siyah ve beyazın kullanılmasına göre daha çok rengin kullanılması dikkatin yoğunlaşmasını sağlar. Canlı renkler dikkati çekmede daha baskındır.

• Parlaklık:Parlak ışık, parlak renk vb. daha az parlak olanlara göre dikkatin seçiciliğini etkileyen önemli bir etkendir.

• Zıtlık:Ortamdaki uyarıcılardan farklı ve onlara zıt olan özellikler diğerlerine göre farklılığı vurgular. Alışılmış ve benzer özellikler duyusal uyum yarattığından bunlara zıt yönde olan uyarıcılar dikkatin kaymasına ve bu uyarıcıların seçilmesine yol açar.

• Değişkenlik:Konuşan bir kişinin aniden durması, sesini yükseltmesi vb. gibi mevcut uyarıcıların değişmesi ve mevcut hâllerinden farklılaşması dikkatin bu değişiklik üzerinde toplanmasını sağlar.

• Tekrar:Aynı uyarıcının tekrarı o uyarıcının farkedilme ihtimalini artırır ve daha çok dikkati çeker.

• Hareket:Hareket hâlinde olan uyarıcılar daha fazla değişkenlik gösterirler ve bu da dikkati etkiler. Çocukların reklâmlara daha fazla dikkatlerini yoğunlaştırmalarının ve dikkatlerini daha uzun süre sürdürebilmelerinin temel sebebi sürekli değişkenlik gösteren hareketten kaynaklanmaktadır. Yürüyerek ders anlatan bir öğretmenin öğrencilerin dikkatini çekme ihtimali oturan öğretmene göre daha fazladır.

• Yenilik:Bir uyarıcının geçmiş yaşantısında tanımış olduğu uyarıcıların dışındaki bir uyarıcıyla karşılaşması dikkatini çeker.

Dikkati Yönlendiren Birey İle İlgili Özellikler

Öğrenme durumunda olan bireyle ilgili dikkati yönlendiren özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Bireyin beklentileri:Birey tarafından önemli olarak algılanan uyarıcılar üzerinde dikkat daha fazla yoğunlaştırılır. Bir çalışma durumunda birey neleri öğrenmesi gerektiğine önceden karar verir ve nelerin önemli olduğu ve öğrenilmesi gerektiği doğrultusunda beklentiler geliştirir. Bireyin beklenti geliştirmesine yardımcı olan temel unsurlar ise her bir ünitenin başında açıklanan hedefler ve ünite sonlarında sorulanve cevap verilmesi istenen sorulardır. Çalışmaya başlamadan önce hedeften haberdar olan veya sorulara cevap vermek için neleri öğrenmesi gerektiği beklentisine sahip olan bireylerin önemli noktalara dikkati yöneltmesi ve gerekli davranışları kazanması, doğrudan okuma yoluyla çalışan bireylere göre daha etkili olur. Öğretme faaliyeti içerisinde bulunan öğretmenin de dersin başında öğrencileri hedeften haberdar etmesinin temel sebebi de öğrencilerin ders süresince neleri öğreneceği yönünde bir beklenti oluşturması ve dikkati yönelteceği önemli noktaları daha etkili bir şekilde bulabilmesi için öğrencilere yardım etmektir.

• Bireyin geçmiş yaşantısı: Birey dışsal uyarıcıları seçerken dikkat ettiği önemli noktalardan biri sahip olduğu zihinsel örüntülerdir. Bir çok uyarıcı arasından önceden bildiği özelliklere sahip uyarıcılar bireyin dikkatini çeker. Bir kalabalık arasından daha önce tanınan bireyler dikkati çeker. Birey duyusal kayıttan kısa süreli belleğe bilgiyi aktarırken önceki bilgisi önemli rol oynar ve bu bilgiler üzerinde dikkatin yoğunlaşmasını sağlar(10).

• Bireyin ilgisi:Bireyin ilgi duyduğu konular daha fazla dikkat çeker. Mimar yapılara dikkat ederken, sporcular spor yapılacak alanları önemli görür. Kitap okuyan bir birey dikkatini ilgili olduğu konularda daha fazla yoğunlaştırır. Gazete okuyan bir bireyin ilgisi hangi tür yazılar üzerinde dikkatini yoğunlaştıracağı yönünde etkili olur.

• Bireyin ihtiyaçları:Aç olan birey yemek kokularını hemen farkeder. Birey ihtiyaçlarını karşılama yönünden genel bir uyarılmışlık hâline sahiptir ve ihtiyaçlarını karşılama yönünde bireyi yönlendirir. Reklâmlar çoğunlukla bireyin ihtiyaçlarını vurgulayarak kendi ürünlerine dikkat çekmeye çalışmakta ve bu noktada başarılı olmaktadırlar. Bu durum aynı zamanda dikkatin daha uzun bir süre devam ettirilebilmesi için de önemlidir. Bir öğrenme öğretme sürecinde bireyin dikkatini hangi noktalar üzerinde yoğunlaştıracağı ve dikkatini daha uzun süre devam ettirebilmesini sağlamak için öğretmenin yapması gereken ilk iş öğrencinin o derste öğrenilecek bilgilere ihtiyacı olduğunu ve bu bilgiler istenilen nitelikte kazanıldığı zaman bireyin neler kazanabileceğini ona duyurabilmesidir.

DİKKATİ SAĞLAMA YOLLARI

Dikkatin sağlanması genel olarak iki temel çerçevede düşünülebilir:1.Kendi kendine çalışma durumunda bireyin dikkati etkili bir şekilde sağlaması için yapması gereken davranışlar, 2. Bir öğrenme-öğretme sürecinde öğrencinin dikkatini istenen uyarıcılar üzerinde toplayabilmek için öğretmenin yapması gereken davranışlar.

Bireyin kendi kendine çalışma durumu çoğunlukla okuduğunu anlama olarak gerçekleşir. Bu çerçevede okuduğunu anlamada kullanılan dikkat stratejileri esas olarak alınmıştır.

Okuduğunu Anlamada Bireyin Kullanması Gereken Dikkat Stratejileri

• Beklenti oluşturma:Çalışmaya başlamadan önce bireyin neleri öğrenmesi gerektiği ile ilgili beklentilere sahip olması ve okuduğu metinde hangi özellikleri kazanması gerektiğinin farkında olması bireyin etkili bir çalışma gerçekleştirebilmesi için yararlı bir yol olarak kabul edilebilir. Okuduğunu anlamada beklenti oluşturmak kullanılan ögeler: 1. Ünitenin öğrenme hedeflerini inceleme, 2.Ünite sonunda hangi sorulara cevap vermesi gerektiğini inceleme. çalışırken önemli noktalar arasındaki bağlantıları kaçırabilir. Bunu önleyebilmek için çalışmanın başında metnin genel yapısını gösteren bir zihinsel şemanın kazanılması bireye yardımcı olabilir. Zihinsel şemanın kazanılmasındaki en etkili yol ünite sonlarında bulunan özet kısımları, ünitede sunulan bilgi bütünleri arasındaki bağlantıları gösteren grafik ve şemaları incelemektir. Özet ve şemaları inceleyen birey ünitede sunulan bilgilerin genel yapısını dikkate alarak karşılaştığı bilgi bütünlerinden hangisinin önemli olduğuna karar verir ve ilgili şemanın içine yerleştireceği bilgileri bu yolla seçerek işleme ünitesine gönderir ve bilgi bütünlerini birbirleri ile bağlantılı olarak işler(13).

Öğrenme-Öğretme Sürecinde Öğretmenin Kullanması Gereken Dikkat Stratejileri

Öğrenme-öğretme sürecinde öğretmenin yaptığı dikkat çekme faaliyetleri iki ana başlıkta incelenebilir:1.Dersin başında yapılacak olan faaliyetler, 2. Ders süresince yapılan faaliyetler.

Dersin başında yapılan dikkat çekme faaliyetleri

Genel uyarılmışlık hâli oluşturma: Dersin başında yapılması gereken bir davranıştır. Öğretmen henüz derse başlamadan önce öğrencileri selamlama, derse öğrencilerin ilgisini çekecek bir olayı anlatarak başlama, öğrencilere soru sorma, bir resim gösterme vb. davranışlardan bir veya bir kaçını yaparak öğrencilerin dikkatini diğer uyarıcılardankendisi üzerine ve dolayısıyla derse çeker.Genel olarak uyarılan öğrenciler artık dersi veya öğretmenin yapmak istediği öğretim faaliyetlerini almaya hazır hâle gelmiştir.

Beklenti oluşturma: Öğretmenin derse başlamadan önce yapacağı bir diğer etkinlik ise öğrencilere derste öğrenecekleri ile ilgili bir beklenti oluşturmadır. Öğrencilerin dersin sonunda kazanması istenilen davranışların öğrencilere duyurulması yoluyla öğrencilerin nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bir beklenti oluşturulur.

İhtiyaçlarını öğrencilere duyurma: Öğrencilerin dikkatlerini ders üzerinde uzun süre tutabilmenin yollarından biri öğrencilere derste kazandırılacak olan bilgilerin onların hangi ihtiyaçlarını karşılayacağını ve bilgilerin kazanılmadığı takdirde bu eksikliği hissedeceklerini öğrencilere duyurarak onların dikkatinin daha uzun bir süre sürdürülmesi sağlanmalıdır. Öğrenci için öğreneceği bilgi anlamlı olmalı ve gelecekte karşılaşacağı problemleri çözmede, eksikliklerini karşılamada ve daha iyi bir duruma gelmede ona yardımcı olmalıdır. Bu özelliklere sahip bir bilgi bütünü öğrencilerin ilgisini daha çok çeker ve öğrenciler bu bilgileri öğrenmek için daha fazla enerji harcarlar. Öğretmen bu özelliklerin farkında olarak dersin başında öğrencilerin ihtiyaçlarını kendilerine duyurmalı ve derste kazanacakları bilgilerle bu ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini öğrencilere açıklamalıdır.

Ders Süresince Yapılan Dikkat Çekme Faaliyetleri

Uyarıcıların fiziksel özelliklerini düzenleme:Üzerinde odaklaşılması istenilen uyarıcılar, aynı ortamda bulunan diğer uyarıcılardan şiddet, büyüklük, renk veya parlaklık yönünden ayırdedilebilir özelliklere sahip olmalıdır. Bu özelliklerden biri veya bir kaçı uyarıcıyı vurgulamak için kullanılabilir. Yalın(14) bir tepegöz saydamının tasarımında izleyenlerin dikkatini çekmek açısından, renkli görsellerin kullanılmasının gerektiğini ve bununla birlikte yansıtılan görsellerde zemin ile şekil arasındaki zıtlığın varlığının önemli olduğunu söylemektedir.

Ancak, uyarıcılardaki bu özellikler gereğinden fazla yoğunlukta olmamalıdır. Ses ve parlaklık şiddetinin gereğinden yüksek olması duyu organlarını rahatsız eder ve kaçınmaya yol açar. Bu da dikkati çekmek yerine ters yönde bir etki yapar O bakımdan uyarıcıların fiziksel özellikleri duyu organlarını rahatsız etmeyecek ve ortamdaki diğer uyarıcılardan ayırdedilebilecek bir yoğunluğa sahip olmalıdır.

Uyarıcıların yeni olmasına çabalama:Yenilik dikkati çeken bir özelliktir. Yeni bir uyarıcı bireyin zihinsel yapısındaki uyumun (dengenin) bozulmasına yol açar ve yeni bir uyuma ulaşmak için bir çabaya ihtiyaç duyulur. İlk karşılaşma durumunda bireyin dikkatini çeken yenilik eğer bireyin zihinsel yapısındaki şemalarla özümlenemez veya yeni bir düzenleme ile zihinsel yapıya yerleştirilemezse bireyin zihinselyapısındaki uyumsuzluk durumu bireyin anlam yükleyebileceği ortamdaki diğer uyarıcılara kayar. Örneğin, derste anlatılan bir teori birey için ilk olarak bir ilginçlik durumu yaratabilir ve bireyin dikkati bu yeni teori üzerinde yoğunlaşabilir. Ancak belirli bir dikkat durumu ve çabayla teoriyi anlayamazsa ve bu teorinin anlaşılmasında öğretmenin çabası da yeterli olmazsa birey bu durumu anlamaktan vazgeçer ve yanındaki arkadaşıyla konuşmaya tahtadaki bir yazıyı okumaya, kısaca ilgisiz uyarıcılara yönelebilir. Öyleyse yenilik öğrencilerin zihinsel yapısındaki örüntülerle uyum yaparak dengeye ulaşabileceği bir dozda olmalı ve öğrenciler için tümüyle yeni olan durumlar sunmaktan kaçınılmalıdır. Bu durum öğrencilerin dengeye ulaşmasını engeller.

Uyarıcıları basit ve sade kılma: Sunulan uyarıcılarda bir çok kavram aynı anda verilmemelidir. Karmaşık bir bütünün hangi ögelerine dikkat etmesi gerektiği öğrenciyi yoğun bir çabaya sevkeder. Yoğun bir çaba içerisinde dikkatin uzun bir süre sürdürülmesi mümkün değildir. Sunulan uyarıcılarda gereksiz ayrıntılar atılarak asıl fikir verilmeli ve bu fikrin anlamlandırılabilmesi için örneklerle öğrenciye yardım sağlanmalıdır. Yalın(15)tepegöz saydamlarında süslü kenarlar, gereksiz ayrıntılar ve üzerinde durulan fikrin açıklığa kavuşturulmasına yardımcı olmayan ögelerin bulundurulmaması gereğini ileri sürerken, uyarıcıların sade olması gerektiğini vurgulamaktadır. Sunulan bir bilgi bütünün tüm özelliklerini aynı anda vermek yerine, bilgi bütünündeki ana noktalar önce verilerek bireylerin bir zihinsel şema çıkarmaları sağlanmalı ve diğer noktaların her biri bu şemadaki yerine bağlanarak açıklanmalıdır. Bu çerçevede öğrenme durumunda olan birey zihinsel şema yoluyla önemli noktaların neler olduğunu anlar ve her bir fikir ayrı ayrı sunulduğu için hangi noktalara dikkat edeceği konusunda bir problemle karşılaşmaz. Sunulan bilgilerin karmaşık olmaması daha düşük düzeyde zihinsel çaba gerektirdiğinden zihnin yorulması önlenir ve dikkatin daha uzun bir süre devam etmesi sağlanabilir.

Bireyin geçmiş yaşantılarıyla bağlantı kurma: Bir uyarıcının önemli olan ve öğrenilmesi gereken bölümlerini seçmede etkili bir unsur da bireyin geçmiş yaşantısında o uyarıcıyla ilgili neler bildiğidir. Bu çerçevede yapılması gereken en önemli işlem, örnekler kullanmadır. Bu yolla uyarıcının hangi noktalarına dikkat edilmesi gerektiği somutlaştırılır. Somut özellikler dikkati yönlendirmede soyut olan özelliklere göre daha baskındır. Bu yolla bilgi daha çabuk işlemeye tabi tutulduğundan kısa süreli bellek boşalır ve dikkat yoluyla duyusal kayıttan kısa süreli belleğe bilgi akışı daha hızlı olur. Bir başka deyişle kısa süreli belleğin yeni uyarıcıları almaya hazır durumda bulunması dikkat sürecinin daha hızlı ve etkili olarak işlevini yerine getirmesini sağlar.

Uyarıcıların sunulmasında değişken yapıları kullanma: Dersin özellikle düzanlatım yöntemiyle sunulmasında değişkenlik oldukça önemlidir. Öğretmenin bilgileri aynı ses tonuyla sunması bir süre sonra bireylerin o ses tonuna alışmasına ve duyusal uyumun oluşmasına yol açar ve dikkat, ortamdaki diğer uyarıcılara kayar. Bunu önleyebilmek için ses tonu inişli-çıkışlı olmalı ve önemli noktalara dikkat çekmesi anlamında vurgulayıcı olmalıdır. Hedeflere ulaştırıcı önemli noktalara gelindiğinde ses tonunun yükselmesi dikkat çekmek bakımından önemlidir.

Bazen çok kısa bir süre sessiz kalmakla değişken bir durum yaratılır. Sunu yapma esnasında sesli bir ortamda bulunan bireyler sesin aniden kesilmesiyle değişik bir duruma girerler ve değişiklik bireylerin dikkatini çeker.

Değişkenlik, yanlış yapmakla sağlanabilir. Sunu yapılan bir konuda öğrencilerin dikkatini ölçmek ve dikkatlerini konu üzerinde toplayabilmek için bazen anlatılan konuda zıt yönde olabilecek yanlışlıklar yapılır ve bir süre sessiz kalınarak öğrencilerin bu yanlışları farketmesi sağlanabilir. Öğrencilerin farketmemesi durumunda yanlışlık öğrencilere hatırlatılarak, dikkatli dinlemedikleri konusunda uyarılır ve bu yolla hem öğrencilerin dikkatinin başka uyarıcılara kaydığının farkına varılması sağlanır ve hem de öğrencilerin dikkati istenilen uyarıcılara çekilmiş olur.

Hareketli olma: Dersin işlenmesi esnasında öğretmenlerin oturma yerine sınıf içerisinde dolaşması, öğrencilerin dikkatini çeker. Sınıf içerisinde dolaşma aynı zamanda öğrencilere daha yakın olmayı sağladığından etkililiği artırır.

Bununla birlikte hareketlilik el hareketleri, jest ve mimiklerle de sağlanabilir. Bu hareketlilik öğretmenin bilgilerin aktarılmasında durgun değil canlı olmasını sağlar.

Fiziksel ortamın özelliklerini düzenleme: Dikkati çeldiren uyarıcıların önemli bir kısmı fiziksel ortamdan gelir. Işık ve ısı yetersizliği, gürültü, oturulan sandalyelerin rahat olup olmaması, ortamda bulunan resim ve yazılar öğrencilerin dikkatinin kaymasına yol açarlar. Bilginin sözlü olarak aktarımı sırasında (eğer o anda kullanılmayacaksa) tepegöz, slayt makinesi vb. dikkatin kaymasına sebep olabileceğinden kapatılması gerekir. Derse başlanıldığında başka bir derse ait olan tahtadaki yazıların silinmesi dikkatin bu yazılar üzerine kaymasını önler.

Sorular sorma: Öğrencilere sorular yöneltme, düzanlatımın monotonluğundan kaynaklanan dikkat kaymasını önler ve öğrencilerin önemli fikirlerin neler olduğunun farkına vararak bunlar üzerinde yoğunlaşmalarını sağlar. Soru sorulduktan sonra öğrencilerin dikkatinin çekilmesi ve düşünmelerinin sağlanması için bir süre sessiz beklenmeli ve öğrenciler tesadüfi seçilerek cevap istenmelidir(16). Bu yolla birkaç öğrenciye söz hakkı verilebilir.

Önemli bilgileri tekrar etme: Öğrencilerin önemli bilginin farkına varmasını sağlamak için öğretmen bu noktaları birkaç kez tekrar edebilir. Birden fazla vurgulanan özellikler bireyin dikkatini çeker ve aynı zamanda bu özellikleri işlemek için ek süre kazandırır. Önemli noktalar inişli-çıkışlı ses tonuyla birkaç kez tekrar edildiğinde daha etkili olur.

Öğrenme-öğretme sürecinin etkili kılınmasının ilk basamağı dikkat sürecini etkili kullanabilmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için bireyin kendi kendine çalışma durumunda ve sınıf öğretiminde yukarıda açıklanan özelliklerin dikkate alınması ve uygulanması gerekir. Dikkat süreci esas alınarak çalışma yapılmadığı takdirde, çalışmanın verimliliğinden değil sadece zamanın harcanmasından söz edilebilir. Öğrenciler çalışmaya çok zaman harcadıklarından ancak başarılı olamadıklarından, öğretmenler ise çok çaba harcadıklarından ancak öğrencilerin öğrenmelerini istenilen düzeyde gerçekleştiremediklerinden söz ederler. Elbette, bilinmesi gereken bir gerçek, çalışma için zaman ve çaba harcanmalıdır, ancak bilinçli kullanılamayan bu çaba ve zaman bireyleri başarıya götürmez. Başarı bilinçli bir çaba sonunda elde edilebilir.

SONUÇ

Öğrenme-öğretme sürecinde sunulan uyarıcıların farkına varılmasını, önemli ögelerin ayırdedilmesini ve işleme sürecine gönderilmesini en etkili şekilde sağlayan mekanizma dikkattir. Dikkatin sağlanmasında hem uyarıcı ile ilgili özellikler ve hem de bireyin kendisi ile ilgili özellikler önemlidir. Öğretim işiyle uğraşanlar, bireylerin gelişim özelliklerini dikkate alarak uygun dikkat stratejilerini seçmeli ve uygulamalıdır.

Dikkat stratejisinin etkili bir şekilde kullanılmadığı durumda, dış dünyadan alınan uyarıcıların sadece bir kısmı (dikkatin sağlandığı uyarıcılar) işleme ünitesine alınabilecek, önemli bir kısmı işlenmeden atılacaktır. Ayrıca, sunulan uyarıcıların tümü hedeflere ulaştırıcı davranış değişiklikleri meydana getirmede aynı etkiyi sahip değildir. Sunulan bir çok uyarıcı içerisinden hedeflere ulaştırıcı önemli bilginin seçilmesi ve sınırlı işleme ünitesine bu bilgilerin gönderilmesi de önemlidir. Gereksiz ayrıntılarla işleme ünitesinin meşgul edilerek önemli bilginin seçilememesi hedeflere ulaşmada ve zamanı kullanmada problemler yaratır.

Bu çerçevede düşünüldüğünde öğrenmenin gerçekleştirilmesinde dikkati sağlama can alıcı bir öneme sahiptir. Dikkatin sağlanabilmesi için gerekli özellikler öğretimde mutlaka uygulanmalıdır.

KAYNAKLAR

Anderson, W. L. “Attention, Task andTime ”The Effective Teacher:Study Guides and Readings, Edited by L. W. Anderson, McGraw-Hill Book Company, New York, 1989.

Biehler,R. F., Snowman, J. Psychology Applied to Teaching Houhton Mifflin Company, Boston, 1986.

Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları, 5. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1994.

DiVesta, F. J. “The Cognitive Movement andEducation”, Historical Foundations of Educational Psychology, Edited byJ.A.Gloverand R.R.Ronning, Plenum Press,New York, 1987.

Ellis, H.C. andHunt, R.R. Fundementals of Cognitive Psycholog,Fifth Edition,Brown and Berchmark Publishers, Madison, 1993.

Ellis,J.A., Konoske, P.J.,Wulfeck, W.H. and Montague,W.E. “Comparative Effects of Adjunct Postquestions and Instructions on Learning From Text”, Journal of Educational Psychology, 74, (6), 860-867, 1982.

Fleming,M.L.“Displays andComunications” Instructionals Technology: Foundations,Edited by R.M.Gagne,Lawrence ErlbaumAssociates,New Jersey, 1987.

Gagne, R.M., Briggs, L.J. andWager W.W. Principles of Instructional Design,Holt,Rinehart and Winston, Inc, Chicago, 1988.

Miller,G.E.“The MagicalNumberSevenPlus or Minus Two:Some Limits on Our Capacity forProcessing Information”Psychological Review, 63, 2, 81-97, 1956.

Öztürk, B.“Genel Öğrenme Stratejilerinin Öğrenciler Tarafından Kullanılma Durumları”,Yayınlanmamış doktora tezi,G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü,Ankara, 1995.

Reynolds,G.S. Edimsel(operant) Şartlanma, Çeviren:İ.Dinç, H.Ü.Yayınları, A-22, Ankara, 1977.

Senemoğlu, N.Gelişim, Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya,Ankara, 1997.

Slate, J.R. and Charlesworth, J.R. “Information Processing Theory: Classroom Applications”,ERIC,Ed:293 792, 1988.

Ülgen,G.Eğitim Psikolojisi: Kavramlar, İlkeler, Yöntemler, Kuramlar ve Uygulamalar, Ankara, 1994.

Yalın,H.İ. Eğitim Teknolojisi: ÖğretimTasarımı, Pegem,Ankara, 1997.

 



 
 

(*) Gazi Üniversitesi Meslekî Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi.

(1)G.S. Reynolds, Edimsel (operant) Şartlanma, Çeviren: İ.Dinç, H.Ü.Yayınları, A-22, Ankara, 1977, s.44.

(2)N. Senemoğlu, Gelişim, Öğrenme ve Öğretim:Kuramdan Uygulamaya, Ankara, 1997, 231.

(3)Senemoğlu, a.g.e. s.355-356.

(4)R.F. Biehler, and J. Snowman, Psychology Applied to Teaching,Houhton MifflinCompany,Boston, 1986, s.343.

(5)R.M. Gagne, L.J. Briggs, and W.W. Wager, Principles of Instructional Design, Holt, Rinehart and Winston, Inc,Chicago, 1988, s.9.

(6)F.J. DiVesta, “The Cognitive Movement and Education”, Historical Foundations of Educational Psychology, Edited by, J.A. GloverandR.R.Ronning, Plenum Press, New York, 1987, s.210.

(7)G.E. Miller,“The Magical Number Seven Plus or MinusTwo: Some Limits on Our Capacity for Processing Information”Psychological Review, 63 2 1956, s. 81-97.

(8)W.L. Anderson,“Attention,Tast and Time” The Effective Teacher:Study Guides and Readings,Edited by L.W. Anderson, McGraw-Hill Book Company, New York, 1989, s. 280.

(9)D. Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları, 5. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1994, s. 101.

(10)H.C. EllisandR.R. Hunt,Fundementals of Cogniti ve Psycholog, Fifth Edition, Brown and Benchmark Publishers, Madison, 1993, s. 51.

(11) M.L. Fleming,“Displays and Comunications” Instructionals Technology:Foundations, Edited by R.M.Gagne, Lawrence Erlbaum Associates ,New Jersey, 1987, s.237.

(12) J.A. Ellis,P.J. Konoske, W.H. Wulfeck, andW.E. Montague,“Comparative Effects of Adjunct Postquestions and Instructions on Learning From Text”, Journal of Educational Psychology, 74, (6), 1982, s. 860-867.

(13) B. Öztürk, “Genel Öğrenme Stratejilerinin Öğrenciler TarafındanKullanılma Durumları”,Yayınlanmamış doktora tezi, G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1995, s. 32-33.

(14) H.İ. Yalın, Eğitim Teknolojisi: Öğretim Tasarımı, Pegem,Ankara, 1997, s. 110.

(15) Yalın, a.g.e., s. 110.

(16) J.R. Slate,and J.R. Charlesworth,“Informtion Processing Theory:Classroom Applications”,ERIC, Ed:293 792, 1988, s. 6.

 
  Şimdiye Kadar 3 ziyaretçi (9 klik) Buradaydı  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol